top of page

GENCO ERKAL İLE SANATTA 60.YILI ÜZERİNE ÖZEL SÖYLEŞİ

Ozan Demircioğlu




Ozan Demircioğlu: 60.sanat yılınız ve bu sezonunuz da yine dolu dolu. Sizin için sezon nasıl geçiyor ?


Genco Erkal: Bu yıl benim profesyonel olarak sahnede altmışıncı yılım. Dostlar Tiyatrosu'nun da ellinci yılı. Bu iki kutlamayı "benim yazarlarım" dediğim yazarlardan yeni bir dermeyle yapmak istedim. Seyircilerime "Merhaba" diyorum, birazcık da bu elli ve altmış yılın hesabını veriyorum diyelim. Zaten Nazım, Brecht, Aziz Nesin, Can Yücel olsun, yıllardır beraber çalıştığım yazarlar... Buna bir de Shakespeare'i ilave ettim; çünkü Shakespeare de bir borcum olduğunu düşünüyorum. Yıllar boyunca bir kez oynayabildim, o da Shakespeare'den Othello'ydu. Bari dedim bu kutlama programının içine Shakespeare'den de bir bölüm katayım. Böylece bir çeşit geriye dönük olarak Genco Erkal'ın ve Dostlar Tiyatrosu'nun tarihçesi gibi bir oyun çıktı ortaya.


Ozan Demircioğlu: 2013 yılında Muammer Karaca Tiyatrosu'nun kapatılma evresi sürecinde söyleşmiştik. O günden bugüne bir şeyler değişti mi?


Genco Erkal: Çok fazla tiyatro kapatılıyor maalesef. Zaten bizde tiyatro olarak yapılmış bina çok az. Hepsi sonradan bozma şeyler ama bunların içinde Muammer Karaca Tiyatrosu şu anda İstanbul'un en eski ikinci tiyatrosu. Daha eskisi şu an Ferhan Şensoy'un oynadığı Ses Tiyatrosu'dur. Tiyatro geçmişine sahip çıkacaksak gözbebeği gibi korunması gereken bir yerdir. Maalesef burası mezbelelik halinde.


Özellikle çürümeye terk ediyorlar. Sonra da artık Araplara mı verirler beş yıldızlı otel mi yaparlar bilmiyorum ama bu iktidar maalesef sanatı pek desteklemeyen, -hatta düşman diyebiliriz- bir iktidar. Sanatçılara da düşman. Görüyorsunuz, bizi salonlara sokmuyorlar, belediye salonlarına sokmuyorlar, oyunları yasaklıyorlar. Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Levent Üzümcü'nün başına gelen... Bütün bu örnekler aslında sanatın ne kadar tehdit altında olduğunu gösteriyor.




Ozan Demircioğlu: Bir ay içinde onlarca kez sahneye çıkıyorsunuz. Baktığımızda bu ne özel tiyatronun ne de ödenekli tiyatronun yaptığı bir durum. Siz altmışıncı yılınızda bir ayın neredeyse tamamına yakın sahnede oluyorsunuz, neler paylaşırsınız ?


Genco Erkal: Ben bizzat oynuyorum hepsinde. Geçen yıl, yıl içinde; yüz elli defa sahneye çıkmışım. Aşağı yukarı günaşırı gibi bir şey. O da beni diri tutuyor. Hiç şikayetim yok. Daha fazla olsa daha fazla oynarım. Aslında yaz ayları için çok güzel projelerim vardı. Önce Ali Paşa Hanı'nda oynadık, sonraki yıl Kadıköy Lisesi'nin bahçesinde oynadık. Böyle tarihi mekanları açık hava tiyatrosu haline getirip yaz aylarında oynamaya devam ettim ama biri aile içi bir husumetten dolayı olmadı, öbürü de 15 Temmuz Darbesi durumundan yasaklandı. Daha sonra bulduğum bütün tiyatro yerleri ki hala arıyorum, hep OHAL bahane edilerek izin verilmedi ama ben yine de aramaya devam ediyorum.


Ozan Demircioğlu: Tiyatronun bugününü, geleceğini ve yaşadığımız süreci nasıl değiştirebiliriz ?


Genco Erkal: Şimdi fena olmayan bir kıpırdanma var gençler arasında. O hoşuma gidiyor; çünkü İstanbul'da da gençlerin kurduğu yüz-yüz elli kişilik küçük salonlarda tiyatrolar, yeni topluluklar, yeni yazarlar, yeni yönetmenler çıkıyor. Müthiş bir kan değişimi var. Bunların çoğu da aslında ekmeğini başka yerden kazanıyor. Seslendirmede, dizilerde oynayıp kazanıyor ama kazandığını da tiyatroya yatırarak tiyatrosunu kuruyor. Bunların varlığı büyük bir ümit geleceğe.



Eski ustalar, diyelim ki yıllarını vermiş ustalar, birer birer mum gibi sönüp gidiyorlar. Artık isim tiyatrosu olmayacak zannediyorum. Bundan sonra daha başka bir tiyatro... Bu şeyleri çok destekliyorum. Birçok yeni açılan salonlara hediye oyun olmak üzere oyun oynadım. Mümkün olduğunca oyunlarını da izleyip onları desteklemek istiyorum. Bu kan değişiminin çok yararı olduğunu düşünüyorum.


(Röportaj 2019 Ağustos Ayında Yapılmıştır.)







Bambu Tiyatro ve Kültür Sanat Dergisi (30.Sayı)

42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page